KDV Kanun Tasarısının Getirdikleri

KDV Kanun Tasarısının Getirdikleri

İş dünyasının uzun zamandır beklediği ve reform niteliğinde yeniliklerin yer aldığı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören Kanun Tasarısı Meclis gündemine getirildi.

Kanun Tasarısının en dikkat çekici düzenlemesi tabi ki devreden KDV’nin iadesi sorununa getirmeyi öngördüğü çözüm yoludur. Bunun dışında Tasarıyla, yine firmalar tarafından sık sık dile getirilen; grup KDV mükellefiyeti, indirim hakkını vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde kullanılma mecburiyeti gibi birçok konuya ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.

A) Devren KDV sorunu nasıl oluşmaktadır?

KDV’ye tabi her işlemde, alıcı satıcıya KDV dahil ödeme yapmakta, satıcı da tahsil ettiği KDV’den, ödediği KDV’yi düştükten sonra kalan tutarı devlete ödemektedir. Ancak, yatırım yapan, üretim süreci uzun veya stok devir hızı düşük olan işletmelerin hesaplanan KDV’si, ödedikleri KDV’den az olmakta ve bu işletmeler tarafından ödenen KDV’nin indirim mekanizması yoluyla telafi edilebilmesi uzun süreler alabilmektedir. Bu gibi durumlarda katma değer vergisi, işletmeler üzerinde finansman yükü oluşturmaktadır.

B) Kanun Tasarısıyla asıl yapılmak istenilen nedir?

Bilindiği üzere, 2017 yılı Ocak ayında istihdam seferberliği ilan edilmiş ve hem 2017 hem de 2018 yılında çeşitli kanun değişiklikleriyle yapısal reformlar, yatırım ve istihdamın teşvikine ilişkin önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Şuanda gündemimizde olan bu Kanun Tasarısı da özünde; yatırım, üretim ve ihracatın teşvik edilmesine yönelik gerçekleştirilen bu yapısal reformların ve teşviklerin devamı mahiyetindedir. Kanun ile asıl yapılmak istenen KDV’nin işletmeler üzerinde finansman yükü oluşturmayan bir yapıya dönüştürülmesi, böylece ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkı sağlanması hedeflenmektedir.

C) Yapılması öngörülen düzenlemelerden öne çıkan hususlar 

1) Devreden KDV’nin iadesinin mümkün hale getirilmesi

Tasarıyla, devreden KDV’nin iadesine ilişkin düzenlemelerde 31.12.2018 ve 1.1.2019 olmak üzere 2 tarih karşımıza çıkmaktadır.

Buna göre, 1.1.2019 tarihinden itibaren oluşan ve 12 ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen devir KDV’nin, izleyen 6 ay içinde mükellef tarafından talep edilmesi şartıyla iade edilebileceği öngörülmektedir. Ayrıca Tasarıyla, süresi içinde iadesi talep edilmeyen katma değer vergisini gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak yazdırma ve iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarın belirlenmesi hususlarında Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Mevcut durumda, tam istisnalardan, indirimli orana tabi işlemlerden ve tevkifatlı işlemlerden kaynaklanan bir teslim olmadığı sürece devir KDV iadeye konu edilmezken, yeni durumda 12 ay içinde indirimle giderilemeyen KDV’nin nerden kaynaklandığına bakılmaksızın iadesi mümkün hale getirilmektedir.

Diğer taraftan, 31/12/2018 tarihine kadar birikmiş ve mükellefler tarafından indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin, ayrı bir hesapta izlenmesi ve bütçe imkanları dikkate alınarak zamana yayılı bir şekilde sıfırlanması öngörülmektedir.

Bu çerçevede Maliye Bakanlığına; sektörlere, işletme büyüklüklerine, indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin kaynağına göre;

  • Kısmen ya da tamamen iade etmeye,

  • Borcun tür, tutar, tahsil kabiliyeti, faaliyetin devam edip etmediğini dikkate alarak vergi dairesine olan borçlara mahsup ettirmeye,

  • Gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmasına izin vermeye,

  • İadeyi vergi incelemesiyle veya sektörlere, işletme büyüklüklerine ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin kaynağına göre vergi incelemesi dışında belirlenecek diğer yöntemlerle yapmaya,

  • İadeye ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye

ilişkin yetki verilmektedir.

Görüldüğü üzere, 31.12.2018 tarihi itibariyle devreden KDV’nin, Maliye Bakanlığınca belirlenecek yöntemlerle yok edilmesi öngörülmekte; ancak bunun hangi yöntemle (nakit, mahsup veya gider) yapılacağı düzenlemede net olarak belirtilmemektedir. Maliye Bakanlığı hangi yönetimi kullanacağını bütçe imkanlarını dikkate alarak ilerleyen dönemlerde belirleyecektir. 

2) KDV’de Grup Konsolidasyonuna müsaade edilmesi

Öteden beri konuşulan bir konu olan grup KDV mükellefiyeti konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Grup firmalarından bazılarında devir, bazılarında ödenecek KDV çıkmasının yarattığı olumsuz finansal yükün bu uygulama ile giderilmesi amaçlanmaktadır.

Buna göre, Maliye Bakanlığına, kurumlar vergisi mükelleflerinin talebi üzerine, katma değer vergisi beyanlarının birleştirilmesine ilişkin olarak, en az %50 oranında ortağı olunan diğer kurumlar vergisi mükellefleri ile birlikte grup katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirmeye, kapsama dahil olacak mükellefleri sektörler, işletme büyüklükleri, iş hacimleri, doğrudan veya dolaylı ortaklık durumu ve diğer vergilerden dolayı mükellef olup olmadıklarına göre belirlemeye, uygulamaya ilişkin usul ve esaslarla ilgili olarak düzenleme yapmaya yetki verilmektedir. 

3) KDV İndiriminde takvim yılı sınırının, takip eden yılın sonuna kadar uzatılması

Mevcut düzenlemede, indirim hakkının kullanılması vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı ile sınırlı iken, yeni düzenlemede takvim yılını takip eden yılın sonuna kadar indirim imkânının kullanılabilmesi sağlanmaktadır. Böylece, özellikle yıl aşımlarında KDV indirimi konusunda ortaya çıkan, geç gelen faturalarda yer alan verginin indirimindeki sorunlar giderilmektedir. 

4) Şüpheli veya Değersiz alacaklarla ilgili beyan edilmiş KDV’nin indirimine izin verilmesi

Şüpheli ve değersiz alacaklarla ilgili beyan edilmiş KDV’nin gider yazılması yerine KDV indirimine konu edilmesi imkânı getirilmektedir. 

5) Vergiye uyumlu mükellefe yeni bir avantaj sağlanması 

Vergisel uyum düzeyi yüksek mükelleflerin iade işlemlerinin kolaylaştırılması, vergisel uyum düzeyi düşük olan riskli mükelleflerin iade işlemlerinin ise daha detaylı kontrol edilebilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesi hususlarında Maliye Bakanlığına yetki verilmesi öngörülmektedir.

Vergi mevzuatımızda “vergiye uyumlu mükellef” iki ayrı kanunda düzenlenmektedir.

1. Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi” başlıklı mükerrer 121 inci maddesi

 

2. “Vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili:” başlıklı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) ’un 48/A maddesidir.

Bu kanun maddelerinde, vergiye uyumlu mükellef kapsamında değerlendirme kriterleri farklıdır. Yeni düzenlemede de “Vergisel uyum düzeyi yüksek mükellefler”in kimler olduğu da ayrıca belirlenecektir. 

6) KDV iadelerine hız kazandırmak adına idareden kaynaklı gecikmelerde mükellefe faiz ödenmesi

İade için gerekli bilgi ve belgelerin eksiksiz verilmesine rağmen takip eden 3 ay içinde mükellefe iadesi yapılamıyor ise tecil faizi oranında faiz ödenmesi öngörülmektedir.

7) KDV iade incelemelerinin 3 ayda tamamlanması

Vergi Usul Kanunu’nun incelemeye ilişkin 140 ncı maddesinde, kısıtlı bir inceleme yapılıyorsa altı ayda, tam inceleme yapılıyorsa bir yılda bitmesi gerektiği ifade edilmiş; ancak KDV iade incelemeleri için herhangi bir süreden bahsedilmemiştir.

Tasarıyla, KDV iade incelemeleri için inceleme süresi en fazla 3 ay olarak belirlenmektedir. Bu sürenin zorunlu hallerde ve sadece ilgili birim tarafından 2 ay uzatılabileceği yönünde düzenleme yapılması öngörülmektedir. 

8) Yeni Bir Grup Başkanlığı oluşturulması

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesinde yeni bir grup başkanlığı olarak Katma Değer Vergisi İade İncelemeleri Grup Başkanlığı ihdas edilmektedir. Bu grup başkanlığı sadece KDV iade incelemeleri yapacaktır.

9) Kat karşılığı inşaat işlerinde arsa sahibi ile müteahhit arasındaki değişimin teslim olarak kabul edilmesi

Kat karşılığı inşaat işlerinde arsa sahibi ile müteahhit arasındaki değişimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya iş yeri teslimi yapılmış sayılmakta ve arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedelin VUK nun 267. Maddesi ikinci sıraya (maliyet bedeli) göre belirleneceği düzenlenmektedir. 

Böylelikle, arsa karşılığı inşaat işleri iki ayrı teslim sayılmak suretiyle emsal bedel tespit sorununa çözüm getirilmektedir.

10) Hasılat esaslı vergilendirme yöntemi getirilmesi

Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlere hasılat esaslı vergilendirme yöntemi getirilmektedir. Buna göre, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanların talep etmesi halinde, vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (KDV dahil) bedel üzerinden, Bakanlar Kurulunca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları katma değer vergisini, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek ödemelerine müsaade edilecektir.

Bu kapsamda hasılat esaslı vergilendirilen mükelleflerin kazancının tespitinde, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen KDV ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri KDV’yi işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini gelir olarak dikkate alacaklardır.

11) Diğer bazı düzenlemeler:

 

  • SMMM’lere iade raporu düzenleme yetkisi verilmektedir,

  • Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetlerinin, tam istisna kapsamına alınmaktadır,

  • Ar-GE faaliyetlerinde bulunanlara, makine ve teçhizat alımlarında KDV istisnası getirilmektedir,

  • Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere münhasıran sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri tam istisna kapsamına alınmaktadır,

  • Bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler istisna kapsamına alınmaktadır,

  • Gümrüksüz satış mağazalarına yapılan teslimler KDV ve ÖTV’den istisna edilmektedir.
    Kaynak: Deloitte

0 Yorum

Yorum Yaz